Konjonktiva Hastalıkları (Pterjium)
Piterjium Nedir?
Kornea tabakası gözün en ön tabakasını oluşturur. Halk tarafından et yürümesi ya da ”Kuş Kanadı” olarakta bilinen pterijium hastalığı; kornea üzerine yürüyen fibroblastik dokudur. Bu doku genellikle ilerleme göstererek hem kozmetik görünüm bozukluğu hem de görme bozukluğuna yola açar. Piterjium başlangıçta hafif damarlı iken giderek artarak kornea dediğimiz (saydam tabaka) gözümüzün en ön tabakasına doğru uzanmaya başlar ve kornea tabakasına tutunur.
Hastalığın Belirtileri Nelerdir?
• Piterjium yani gözün iç tarafında et çıkması, kaşınma, batma, gibi sorunlara yol açarken zamanla astigmata da neden olarak görmeyi bozar. Çünkü piterjium ilerledikçe korneayı kendine doğru çekerek astigmat göz bozukluğuna neden olur.
• Devamlı değişen gözlük numaraları
• Gözün iç tarafında et çıkması
• Gözde kızarıklık, yanma, kaşınma, batma
• Banyodan çıkınca gözde kızarma
• Işığa bakamama
Hastalığın Nedenleri Nelerdir?
Ailesinde piterjium bulunan kişiler en önemli risk grubundadır. Güneş (açık alanda yapılan işler), sıcak (fırın ve kaynak işçileri) ve toz, hastalık gelişimde en önemli faktördür. Ayrıca çocukluk döneminde gözün sıkça ovalandığı allerjik göz hastalıkları da bu hastalığın ilerlemesini arttırabilir.
Piterjium Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Pterjıumun tedavisi cerrahidir. Hastanemizde yapılan ”Piterjium eksizyonu ve limbakonjonktival greft uygulaması ameliyatı ” çok özellikli bir cerrahidir. Çünkü yapılacak olan tedavi etkene yönelik olarak yapılmazsa nüksler görülebilir. İyi bir cerrahi ile başarı şansı % 86-95 arasında değişir. Pterjıumun cerrahisi çok özellikli bir cerrahidir. Piterjiumu sadece çıkarmak yetmez. Piterjium çıkarılıp o bölge bir greftle kapatılmazsa piterjiumda % 50 tekrarlama şansı vardır. Bu sebeble hastanemizde yapılan Piterjium eksziyonu ve limbakonjonktival greft uygulaması ameliyatı ve Mitomicin C dediğimiz ilaç uygulamaları büyük önem taşır.
Piterjium Eksizyonu ve Limbakonjonktival Greft Uygulaması Ameliyatı Nasıl uygulanır?
İşlem öncesi göz topikal anestezik damla ile uyuşturulur. Ameliyathane şartlarında steril bir ortamda Pterjıum dokusu kornea ve konjonktivadan çıkarılır. Kornea temizlenir. Üst kapağımızın altında yedek olarak bulunan konjonktiva dokusu limbaonjonktival olarak pterjıumun boyuna uygun şekilde alınır ve çıkarılmış olan pterjıum dokusunun olduğu bölgeye dikilir. Burada eriyebilen dikiş iplikleri kullanıldığı için hastadan dikiş almak gerekmez. İşlem sonrasında göz o akşam için kapatılır. Ertesi gün yapılacak kontrolde açılır.
Piterjium Ameliyatı Sonrası Nelere Dikkat Etmek Gerekir?
Ameliyat sırasında ağrı acı hissedilmez. Ameliyat sonrası gözde 3-4 gün kadar gün batma hissi, 1 ay kadar da kızarıklık olabilir. Ameliyattan sonra 3 haftalık bir damlalı ilaç tedavisi uygulanacaktır. Güneş gözlüğü kullanmak piterjiumun artmasını bir miktar durdurabilir. Hasta güneş gözlüğü ile daha rahat eder. Operasyon sırasında kendiliğinden emilen sütürler kullanıldığından tekrar dikiş alımı gerekmeyecektir. Ameliyat sonrası uzak ve yakın gözlük değişimi gerekebilir. Gözlüğün değiştirilmesi en erken 1 ay sonra yapılacaktır.
Kapak Hastalıkları
Arpacık (Şalazyon) : Halk arasında arpacık olarak bilinen, tıp dilinde hordelium veya şalazyon olarak anılan hastalığın göz kapağı kenarında veya altında oluşan iltihabi bir durumdur, “Arpacık, göz kapağı kenarında sık tekrarlayan enfeksiyonlar sonucu kapak kenarındaki meibomian bezlerinde tıkanma sonucu, iltihap gelişmesiyle ortaya çıkar. Arpacık, kapak kenarında veya içinde şişlik, ağrı hissi, kırmızı ağrılı mercimek tanesine benzer kitle hissiyle ortaya çıkar. Bazen beraberinde kapak kenarlarında sarımtırak kepeklenme veya çapaklanma eşlik edebilir. Sık sık göz kapağında iltihabi hastalık geçiren fertlerde daha çok görülür. Tedavide genelde ilk yaklaşım ilaç tedavisi ve ılık kompres uygulamasıdır. İlaç tedavisi tekli veya çoklu olabilir. Tedaviye cevap alınamaz veya hastalık kronikleşirse cerrahi tedavi gerekebilir.
Göz kapağı düşüklüğü (Pitozis) : Diğer sık görülen problem ‘ptozis’ olarak adlandırılan göz kapağı düşüklükleridir. Üst göz kapağı üst görme alanını kapatmaktadır. Doğuştan olduğu zaman genellikle göz kapağını kaldıran kaşın iyi gelişmemesine bağlıdır. Yaşlanmaya bağlı da olabilir. Sebep göz kapağını kaldıran kasın zaman içinde yıpranmasıdır. Ya da bu kasa giden sinirin hasarına bağlı olabilir. Göz kapağını açık tutmada zorlanma, kapakları açmama sebebiyle alın bölgesinde ağrı ve özellikle okuma sırasında kapakta daha fazla düşme olur. Çok ciddi vakalarda baş pozisyonu gelişir. Çocuklarda ptozis göz tembelliği, şaşılık, göz bozukluğu ile birlikte olabilmektedir. Tedavisi ameliyattır. Eğer göz kapağını kaldıran kasın bir miktar fonksiyonu var ise bu kası güçlendirmeye yönelik cerrahi uygulanır. Göz kapağını kaldıran kasta hiç fonksiyon yoksa kapak alındaki kasa asılır. Ameliyatta asıl amaç normal görme gelişiminin sağlanması için gerekli kapak aralığının ayarlanması, diğer gözle en iyi simetrik görüntünün oluşturulmasıdır. Hastanın yaşı uygunsa ameliyat lokal anestezi altında, değilse genel anestezi ile uygulanır. Ameliyat süresi ortalama bir saat civarındadır. Ameliyat kapak kıvrımından uygulanır, bu sebeple sonrasında iz kalmaz. Önemli olan kitlede fazla büyüme olmadan alınmasıdır.
Göz kapaklarının içe dönmesi (Entropion) : Göz kapaklarının ve kirpiklerin içe dönmesi, gözün yüzeysel tabakalarında harabiyete, batma, yaşarma, ağrı gibi belirtilere, ileri durumlarda korneada (gözün saydam tabakası) yara oluşmasına ve görme kaybına neden olabilir. Bu durum da cerrahi olarak düzeltilmelidir.
Göz kapaklarının dışa dönmesi (Ektropion) : Alt göz kapağı dışa döner ve göze teması kesilirse, göz yaşı dağılımı yeterli olmaz. Bu durum kuru göze ve infeksiyona yol açabilir. Yaşarma, batma, yanma gibi belirtiler oluşabilir. Cerrahi girişimle tekrar normal kapak pozisyonu sağlanır.
Kapak Tümörleri : Göz hastalıkları, plastik ve rekonstrüktif cerrahi ve dermatoloji uzmanlarının görev alanına giren kapak kitlelerinin tedavisinde, kitleyi ortadan kaldırmak temel amaç gibi görünmekle birlikte, esas amaç; gözün anatomik ve fizyolojik fonksiyonlarının devamının sağlanması, anatomik yapının ve kozmetik görüntünün korunmasıdır.
Göz kapağı lezyonları; tümörler, enfeksiyonlar ve dejeneratif lezyonlar gibi farklı gruplardan oluşur.
Nevus : Halk arasında “ben” olarak bilinir. Göz kapağı nevusları sık görülen iyi huylu tümörlerdendir. Doğumda daha açık renklidirler, zamanla koyulaşırlar. Nadiren kötü huylu bir tümöre dönebilirler. Görünüş bozukluğu yapan veya kötü huylu tümör şüphesi uyandıran nevuslar cerrahi olarak çıkartılır.
Moluskum kontagiozum : Kapak kenarında küçük, düz, simetrik ve ortası çukur lezyonlar olarak görülürler. Konjunktivaya döküldükleri takdirde iltihap oluşturabilirler. Cerrahi yöntemle kolayca tedavi edilirler.
Ksantelazma : Her iki göz kapaklarında görülebilen sarı-beyaz renkli yağ plaklarıdır. Genellikle yaşlı erişkinlerde, kollesterolü yüksek insanlarda görülebileceği gibi çok genç yaşlardaki kişilerde de görülebilir. Zararsızdır ancak kişiyi görsel olarak oldukça rahatsız edebilir. Tedavisinde cerrahi olarak çıkarılmaları gerekir. Göz çevresi derisi iyi kanlandığı ve ince olduğu için yara iyileşmesi düzgündür, göz kapağında hemen hemen hiç iz kalmaz. Ameliyat lokal anesteziyle kapaklar iğne ile uyuşturularak yapılır. Hastanede yatmaya gerek yoktur, ameliyattan sonra 2 saat soğuk (buz torbası ile) uygulaması yapılır, antibiyotikli damla ve pomad tedavisi ile 1 gün sonra normal hayata dönülebilir.
Hemanjiom : Genellikle doğuştan olur, iyi huylu damar tümörüdür. Mavi, mor veya kırmızı renkte olabilirler. Yaş ilerledikçe genellikle kendiliğinden küçülürler. Bu nedenle tümör fazla büyük değilse ve göz tembelliği riski oluşturmuyorsa tedavi gerekmez.